Vasıta maksat haline gelmişse bir arızanın varlığına hükmetmek gerekir.
Bu ne demek oluyor şimdi? Açıklamak çok zor değil. Karnını doyurmak isteyenin
kaşığa ve tabağa aşık olması hastalık belirtisidir, demeye çalışıyor ilk cümle.
Zannediyorum ki kaşığın ve tabağın gözlerine baka baka yemek vaktini geçirmenin
bedeli açlıktır, demeye gerek yok. Mevzuyu kitap ekseninde kısaca ele almak
istiyorum.
Mütevazı köşelere mahkûm ve böyle olmaktan mesut bu yazıyı okuma
zahmetini gösteren zihinlere, okuma faaliyetinin faydalarından bahsedecek
değilim elbette. Şunları söylemeye çalışıyorum:
“Kitap okumak çok zevkli” , “Keyif alıyorum kitap okumaktan”, “Haz
duyuyorum elime kitabı alınca” şeklinde kurulmuş cümleler, meselenin kendisine
değil onu işaret eden parmağa odaklandığımızı gösteriyor ya da parmağın işaret
ediş şekline, üslubuna hayranlığımızı…
Okumaktan haz almak başlangıçta güzel bir hâl ise de bunun sürekli hale
gelmesi iyiye işaret değildir düşüncesindeyim. Hazzı tanımayan zihinlerin buna
karşı çıkacağını düşünüyorum ama bilinmelidir ki zevk tükenebilen,
tüketilebilen bir şeydir. Tüketilmeyen ne var ki şu dünyada…
Tüketilemeyen ne var? Bunu anlayabilmek için insan denilen varlığın sürekli
hâle getirdiği davranışları irdelemek gerekir. Çünkü onlar tükenmemiştir. En
başından beri sürekli yaptığımıza emin olabileceğimiz birkaç faaliyet var:
Yaşamaya devam etmek, üremek, inanmak…
Nefes almaktan zevk alıyorum diyen duydunuz mu? Duymazsınız. Dile
getirilir türden bir zevk değildir çünkü. Buna lüzum yoktur. Bu yüzden yok
olmayacak bir davranış biçimidir. İyi ya okumayı, öğrenmeyi nefes
almaya eş değer hale getirdik mi ondan haz almak gibi bir durumumuz da olmaz.
Güzel, haklı bir yazı, kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim. İnşaallah sıkıcı bir yazı ve konu olmamıştır. vesselam.
YanıtlaSilmerhaba, çok ilginç bir bakış açısı olmuş... bittiğinde şaşkınlıkla karışık haklılık hissettim..:) önemli olan şeyleri sıradanlaştırmayalım vesselam ;)
YanıtlaSil