2 Ağustos 2011 Salı

Arayış-2

    Önceki yazımda, "zaaf" adı altında bahsettiğim engelleri kısaca açacak olursak:
   Hakikat arayışında bir genç olarak (ki aslında bu benim olduğum değil olmayı istediğim şeydir), arayışım sırasında yalnızca genç olduğum için bir takım zorluklarla karşılaşıyorum. Söylemek niçin hata olsun, bu zorlukların en çetini ve beni en çok yoranı bedenimle olan mücadelelerimdir. Bunlardan birincisi vücudumun beni zorladığı cinsel, diğer tabiri ile şehvanî istekler; ikincisi ise yeme-içmede aşırıya gitme konusudur.
Bu ikisinin birbiriyle sıkı ilişki içerisinde olduğunu söylemekte de bir sakınca görmüyorum. Bunlara hakim olamadığım zamanlar cinayet işlemiş kadar büyük bir suçluluk duygusu yaşıyorum. Ve şehvetim ya da yeme içme arzularım bana hükmetmeye başlayınca "düşünmek"ten uzaklaşıyorum. Doğrusu hakikat arayışımdan uzaklaşıyorum.
    Sözünü ettiğim bu hisler bana bir süre hâkim olduktan sonra bir pişmanlık duygusu oturuyor bütün hücrelerime. Bu duygu, Beni âdeta yıkayıp temizliyor. Yeninden hakikat üzerine düşünmeye başlıyorum bu sayede. Bu durum son bir iki yıldır bu şekilde süregeliyor.
  Okumaya ve öğrenmeye çabaladıkça aldığım haz da yer yer beni tedirgin ediyor. Çünkü haz varsa doyum mutlaka vardır. Ya bir yerde doyarsam?
   Bu yazıdan murâdım bana engel olan şeylere bir çözüm aramak değil, bu "şey"lerin neler olduğu konusunda kısa bir tespit yapmaktı. Bir sonraki yazı okumak üzerine olmalı.

2 yorum:

  1. Sayın Talip,
    pişmanlık ne güzel şeydir...Rab, hatasız isteseydi kulu şüphesiz öyle de yaratmayı bilirdi. Aksine hata yapabilmeyi de kardı hamura. Kulun yaptığı hatadan duyduğu pişmanlıkta ki samimiyet sevimli kıldı onu...Rabbim büyük hatalardan, kusurlardan muhafaza etsin bizi ve pişman olabilme meziyetini eksik etmesin gönlümüzden...
    Tedirginliğinize gelince, yersizdir efendim... Ukalalık, çok bilmişlik addetmeyiniz, çok üzülürüm o vakit... Ancak hangi yaradılmış, Rabbi nasib edip, cennete girdiği vakit doyup çıkmak ister?
    sevgi ve selamlar,

    YanıtlaSil
  2. Kıymetli Okuyan,
    Estağfirullah, öyle bir düşünce içerisine girmek haddim değil. İyi niyetiniz her kelimenizden apaçık anlaşılıyor.
    Beni korkutan öğrenmekten aldığım haz. O hazzın beni bir yerde doyurması ve bu dünyada gerçekleştirme gayretinde olduğum bu arayışın bir yerde sonlanması... Yoksa Haz denen hissi bize veren Yaratıcı'nın divanında doyum mümkün müdür?
    Hatanın kaçınılmaz olduğu ortada iken; pişmanlığı yaşayabilmek ve sürekli yapılan tekrarlarla yanlışları doğru kabul etme vehminden uzak olabilmek duası ile...
    Vesselâm,

    YanıtlaSil

diyorsun ki :