22 Ekim 2011 Cumartesi

OLMAK ya da YOK olmak

    Ortada anlamlandırılması gereken bir "hayat" var. Ve çeşitli anlamlandırma yolları... Bu işi (anlamlandırmayı)  yaparken ortaya çıkan en temel kaygı ise bir şekilde kalıcılığı sağlamak. Hayatın sürekliliğini muhafaza etmek. Yok olma-ma gayreti.
        Bunun yollarından biri de çocuk sahibi olmaktır. Bizce çocuk sahibi olmanın iki temel sebebi vardır. Doğrusu ifade etmek istediğimiz şudur: Bir insan yetiştirmenin külfetini katlanılır hâle getiren iki önemli gerekçemiz var. İki büyük armağan da denilebilir bunlara. Edebe aykırı olmayacağı düşüncesi içerisinde söylemekten çekinmiyoruz ki bunlardan ilki cinsel hazdır. İkincisi ise insanoğlunun dünyadaki varlığını, kendinden bir parça (manevi olarak değil maddi olarak da bir parça) olan evladı ile sürdürme isteği...
       Yok olmak acı vericidir; her bir nesnenin nihayet bulacağını bilsek bile... YOK olmamak için elinden ne geliyorsa yapar insan. Cami yaptıranın da şiir yazanın da temelde maksadı aynıdır: VAR kalmak. Tekrara düştüğümüzün bilinci ile söylüyoruz ki var kalmanın en yaygın ve geçerli yolu çocuk sahibi olmaktır.
       Dinlerin birçoğunun vaadi de ebediyettir. İster hazlarına yüz çevirmeyi becermiş olsun ister günahlara boğulmuş olsun bütün insanları ayakta tutan düşünce ebedî olma fikridir. Pek çok insan bu sebeple emirlerini pek de kâ'le almadıkları bir yaratıcıya muhakkak ( içinde bir sızı olarak bile olsa) inanır yahut inanmak ister.
Yok olmanın başa çıkılamaz ıstırabının karşısına koyulan şey  VAR kalmanın dayanılmaz mağruriyetidir.
       Netice itibarı ile çocuk, anne-baba için düşmek üzere oldukları yokluk uçurumunda tutunulmuş bir daldır.

(Konu ile ilgili yorumları yaparken kendi dînî akîdemize saygısızlık etmediğimizi, en azından zihinlerde böyle bir düşünceye sebebiyet vermediğimizi ümit ediyorum. İnancımızın  gereği olarak ebediyete yürekten iman ettiğimizi ve dahi bizi de ayakta tutanın bu olduğunu bu vesile ile burada belirtelim.)

15 yorum:

  1. Er o'dur ki dunya'ya koya bir eser. Esersiz kisinin yerinde yeller eser...

    Siz hangi açıdan değerlendirdiniz açıkçası bilemiyorum :) ama ben bir bayan gözüyle şunları iliştirmek isterim fikrinize.. Bir evlat, yokluk uçurumunda tutunulmuş bir daldan daha evveliyatlıdır. Var oluş sebebimiz gibi bir şeydir.Hatta babası yazılıp çizilmeden, kendisinin adı, saçı, göz rengi tahayyül edilir :) Rabbim Ümmeti Muhammed'e hayırlı evlatlar nasib etsin...
    sevgi ve selamlar,

    YanıtlaSil
  2. Ben aklımı kullanarak gördüklerimi yorumlamaya çalışıyorum ama biliyorum ki annelik hiçbir aklın alamayacağı kıvamda bir his. Annemden biliyorum. Sırf o mutlu olsun diye tok karnına defalarca yemek yemiş olmaktan, nane molla geçen çocukluk hayatımda geceler boyu benim için yaşadığı uykusuzluklardan biliyorum. Yemek tabağındaki etli kısımları fark ettirmemeye çalışarak benim önüme doğru çekmesinden biliyorum. En kısa yolculuklarımda bile askere gidecekmişim gibi ağlamasından...
    Ben de henüz annesi yazılıp çizilmeden bir kızım olmasını çok istiyorum ama sizin, annemin hissettiklerinizi hissedebilmem imkan dahilinde değil.
    "Var oluş sebebimiz gibi bir şeydir." dediniz ya. Onca cümle ile anlatmak istediğim de tam bu sözü söylerkenki ruh hâlinizi tasvire çalışmaktı.
    Var oluş ve var kalış sebebi.
    Mümkün olsa anneler, çocuklarının ebediyete kadar var olmalarını (belki de çocuk olarak var kalmalarını) talep edeceklerdir.
    "Anlam"dır çocuklar anne için...
    Selam ve sevgi bizden,

    YanıtlaSil
  3. Benim içinden çıkamadığım meseleden kurtulmayı derin bir analizle başarmışsınız. Ne mutlu.

    Bende bir annedeki fedakarlığı anlamlandıramadım uzun bir süre. Ve fedakarlık diye bir kavram olmadığına karar kılmıştım. Yazıyı ilk okuduğumda aklıma bu geldi.

    Tekrar okuduğumda şiir kelimesi beni uyardı. Ve düşündüm ne için yazıyorum. İçimdeki o "şey"den kurtulmak için. Peki bu "şey" yok olma korkusu, yok olmama isteği olabilir mi diye. Cevabım hayır oldu ve ben hala çıkamadım işin içinden.

    Saygılar. :)

    YanıtlaSil
  4. Hamide Hanım işin içinden çıkabilmeniz duasıyla..:)

    Ve sayın yazan, Talip'ten çıkarıyorum ki siz de geleceğin baba namzetisiniz... Bir de kız çocuktan,genelde erkeklerin tercihidir :) Biz de babalığın altında yatan sorumluluk olgusunu anlayamıyoruz ve daha başka şeyleride... Ama bırakın anlayamayalım, böylesi daha güzel... Bırakın bu iki cins birbirine hayran kalsın anlamaya çalışırken...
    Sevgi ve selamımız daim,

    YanıtlaSil
  5. Hamide Hanım,
    Kurtulmaktan bahsetmek güç benim için; belki gelecekteki bana bir klavuz, bir yola çıkış noktası oluşturmaya çalışıyorum. Öğrendikçe değişkenlik göstereceğini düşünüyorum düşüncelerimin. Muhakkak çok daha iyi bir analiz yapmak mümkün.
    Şiir yazarkenki kaygınızı "bilinmek-anlaşılmak arzusu" şeklinde ifade etmek mümkün müdür? Ulaştığım yok olma-ma kaygısı da buradan erişilmiş bir nokta. İnsanın yalnızca bugün değil gelecekte de bilinmek istemesi(netice şiir-cami).
    Bu vaziyet her an bilinç düzeyinde değil diye düşünüyorum. Bir de gençken hissedilmesi zor bir hâl sanki...
    Yine uzatıyorum :) İnşallah en doğru analizlerle sorularınıza muazzam cevaplar bulursunuz ve biz de bunları muhakkak okumak isteriz.
    Saygı bizden :)

    Sayın Okuyan Esma Gül,
    Doğrudur efenim :) İnşallah baba olma arzusundayım. Kızını mükemmel bir anne olarak yetiştirmek gayesinde bir baba.
    Talip'i sıfat olarak hak etme gayretindeyim. Dedem yadigar ismim de Hüseyin'dir.
    Bu iki cinsin vasıfları gösteriyor ki inkar edenler hakiki bir gaflet içindeler.
    Bakî selam...

    YanıtlaSil
  6. Hüseyin Bey, selametle, diğer yorumlarımı görmediniz ama :)

    YanıtlaSil
  7. Esma Gül hanım, teşekkür ederim. İnşallah.

    Hüseyin bey,
    Gençken hissedilme hâli konusunda size şiddetle katılıyorum.
    Teşekkür ederim.
    Ve iyi bir analizdi okuduğum.:)
    Tebriklerimle.

    YanıtlaSil
  8. Sayın esma gül,
    Son yorum ayarlarını ilk fırsatta düzeltip bu gecikmelere bir nihayet verebilme ümidindeyim. :)
    Teşekkürler beni durumdan haberdar ettiğiniz için..

    Hamide Hanım,
    Ben teşekkür ederim.
    Kıyet verip yorumladığınız için.
    Öyle zannediyorum ki birbirimiz için verdiğimiz cevaplar hiçbir zaman sızıyı dindirmeyecektir.
    (Tahminimce) Bu yorumlaşmada olduğu gibi..

    Herkes cevabını kendi yolculuğu esnasında bulacak ve buradan yola çıkarak yeni sorular soracaktır.
    Teşekkürlerimle..

    YanıtlaSil
  9. Merhaba Hüseyin Bey, sizin sayenizde paylaşımlarıma yorum yapılamadığını farkettim... Ayarlardan düzelttim,yeni paylaşımlarım da sorun yok ancak eski paylaşımları düzeltmemedim,sizin bilginiz var mı bu konuda?...
    Sizin de paylaşımınıza yazdım böyle ama msj atabiliniyor mu bu ortam da onuda bilemiyorum :) siz okuduktan sonra silin bence...
    selametle,

    YanıtlaSil
  10. Merhaba,
    Mesajınızın burada bulunmasında bir sakınca yok Esma Gül Hanım :) Birbirimizi uyararak farkında omadığımız eskiklerimizi tamamlıyoruz. Bu iyi bir şey:)
    Kumanda panelinde yer alan "Kayıtları Düzenle" bölümüne girince önünüze çıkan tüm yazılarınızın bulunduğu listede her bir yazının yan tarafında mavi renkli "düzenle" bağlantısı var. oradan her bir yazı için o bağlantıya girip yazının altında bulunan kayıt seçeneklerinden yorumlara izin vermeniz kâfi olacaktır sanırım
    Buradan mesaj atılamıyor benim de bildiğim kadarı ile.
    Selametle,

    YanıtlaSil
  11. şuan itibariyle düzeltmiş bulunuyorum ve yorumlarınızı heyecanla bekliyorum :)
    Birbirimizi uyararak farkında olmadığımız başka eksiklerimizi de tamamlayalım :))
    hayırlı akşamlar,

    YanıtlaSil
  12. Hüseyin Bey,
    sıkıntılı bir durum yoktur inşallah, uzun zaman oldu sizden bir kelam okumayalı :)

    YanıtlaSil
  13. Elhamd. sıkıntılı bir durum söz konusu değil esma gül hanım.
    Son bir kaç gündür yine kendimi yollarda buldum. ancak bir kenara oturma fırsatım oldu. İzmir'den eve dönüş ardından hasta ziyareti derken Kasım da gelmiş. Eee safâ geldi. :)

    YanıtlaSil
  14. iyi, sizde safa gelmişsiniz :)

    YanıtlaSil
  15. safâ buldum :) teşekkürler.

    YanıtlaSil

diyorsun ki :