29 Temmuz 2011 Cuma

Arayış - 1

     Son günlerde tekrar edip durduğum gerçeğim şu : Varlık,  vâr olmak itibariyle (dikkat ederseniz mükemmeliyetinden bahsetmiyorum) yalnızca vâr olmak itibarı ile  bir Vâr Eden'in varlığına kesin olarak delâlet eder. Bunun aksi aklen mümkün değildir. 
Bu gerçek zaten vardı. Ben tekrar etmiş oldum. Ama ancak kavradıktan sonra "benim gerçeğim" oldu. Kavramaktan kastım da ilk defa duymuş olmak değil. Daha evvel yüzlerce kez duydum ya da düşündüm. Ama tüm yönleri ile avcumun içine alabilmem öyle çabucak olmadı.
        Aklımı Yaratıcı'nın varlığına ikna edebiliyorum. Fakat bu dakikadan sonra yaratılışın gerekçesi, nasıllığı ve sonrası konusunda da bilgi  sahibi olmak istiyor aklım. İşte bu durum acziyet içinde kıvrandırıyor beni. Dînin açtığı hayat sahasında nefes alabiliyorum ancak. Ve yakaladığım o gerçeğin peşinden koşma gücünü de ancak dînin/dînimin aldırdığı nefes sayesinde bulabiliyorum. Fakat zaaflarım bazen beni bu işten alıkoyuyor. Bir sonraki yazının bu arayış ve zaaflar üzerine olmasını planlıyorum.